EĞİTİM FELSEFEMİZ



EĞİTİM FELSEFEMİZ

Eğitim Felsefemiz Reggio Emilia Yaklaşımı’ ndan İlham Alınarak oluşturulmuştur.

Reggio Emilia Yaklaşımı: Tarihçesi, İçeriği ve Uygulamaları

Reggio Emilia Yaklaşımı, 1970 yılında İtalya'daki okul öncesi eğitim kurumlarında reform yapmak ve yeni yaklaşımları uygulamak amacıyla geliştirilen okul öncesi eğitim programıdır ve Malaguzzi tarafından geliştirilmiştir.

Reggio Emilia, eğitimin her çocuğun hakkı olduğu düşüncesiyle çocukların kaliteli bir eğitim alabilmesi için okul, aile ve toplumun işbirliği içinde çalışması gerektiğini esas alan bir yaklaşımdır. Bu yaklaşıma göre çocuklar hayatın anlamıyla ilgili cevaplar aramaktadırlar. Onlara cevabı vermek için acele etmemek, onun yerine cevabı kendilerinin bulması için teşvik etmek gereklidir. Erken çocukluk eğitiminde yapılması gereken, çocuklara gelişimlerini destekleyici ve ilerlemelerini teşvik edici bir ortam yaratabilmek ve kendi fikirlerinin gelişmesine fırsat tanımaktır. Bu yaklaşımda öğretmen “öğrenen” olarak görülür.  Çocuklar; 

  • teoriler geliştiren, 
  • bilgi üreten, 
  • gözlem yapan, 
  • aktif deneyimler edinen, 
  • sosyal, duygusal ve zihinsel yönden farklı kaynaklara sahip olan kişilerdir. 

Öğretmenler,  sadece  çocukları eğiten  kişiler değil, onlarla karşılıklı öğrenme   sürecini yaşayan, onları yargılamayan bireyler olarak eğitim sürecine katkıda bulunurlar. Çocukların sayısız yaratıcı, entelektüel ve iletişimsel potansiyelleri vardır ve her birine saygı gösterilmelidir. Reggio Emilia yaklaşımında, çocuklara somut yaşantılar sunulur, bu sayede yeni deneyimler kazanmalarına yardımcı olunur. Çocuklar araştıran, üreten ve hipotezlerini test eden kişilerdir. Kendilerini ifade ederken çok farklı sembolik araçlardan yararlanabilirler. ​​​​​​

Reggio Emilia okullarında proje bazlı öğrenme esastır. Çocuklara kazandırılmak  istenen bilgi didaktik bir şekilde verilmez; onun yerine çocuğun bilgiyi projeler aracılığıyla edinmesi hedeflenir. Bu sayede çocuklar yaşarken öğrenme imkanı bulurlar. Projelerde konu seçimi çocukların ilgi ve deneyimleri dikkate alınarak yapılır. Proje içeriği çocuklar tarafından belirlenir. Kağıt türleri, atık malzemeler, aynalar, ışık kaynakları, her türlü ağaç, yaprak, dal, kurumuş bitkiler, tel, kil, çamur, gibi malzemeler, çocukların kafalarındaki projelerini gerçekleştirmelerine destek olur. Projeler matematik, fen, doğa, sanat, müzik ve sosyal çalışmaları içerir.  Proje çalışmalarının dokümanları, fotoğrafları ve çocukların çalışmaları okulun duvarlarında sergilenir. Bilim, fen, doğa, bilimsel süreç becerileri ve teknoloji kullanımı Reggio Emilia projelerinin can damarıdır. Çocuklar bahçede hayvanlarla vakit geçirir, tarımı ve bahçe işlerini öğrenir, doğayla iç içe, yaparak yaşayarak yeni tecrübeler edinir. Reggio Emilia yaklaşımında “sanat” bir araç olarak çok etkin bir şekilde kullanılır. Sanat, erken çocukluk eğitiminin vazgeçilmez bir parçası olarak çocuğun bilgiyi yapılandırılması sürecinde önemli bir rol oynar. Yaratıcı düşünce kabiliyetlerinin öne çıktığı sanat çalışmalarında, Reggio Emilia çocukları düşünür, tartışır, teoriler üretip, zenginleştirilmiş ortamlarda bu teorilerini test etme fırsatı bulur. Bu açıdan Reggio Emilia yaklaşımında sanat bir döngüdür. Yani çocuk sanat aracılığıyla düşüncesini ifade etme fırsatı yakalarken, geri bildirim alma şansı da bulur. Reggio Emilia okullarında görev yapan tüm eğitimciler proje ve dokümantasyon süreçlerine aktif katılım sağlarlar. Ancak, öğretmenlerin çalışma alanları ve kendi uzmanlık alanları değişmektedir. STEM, robotik kodlama, drama, yabancı dil, satranç gibi çeşitli branşlardan uzmanlar hafta boyunca atölyelerde ve açık havada eğitim verirler. Çocuklar, geleneksel eğitim yöntemlerinde olduğu gibi tek bir sınıf içerisinde merkezlere bağlı kalarak vakit geçirmez. Atölye sistemi uygulanır, her bir sınıfta kırk dakika vakit geçirilir, bu sayede çocuğa zengin uyarıcı sunulur, gelişimin farklı alanları, ilgi ve becerileri desteklenir, dikkati canlı tutulur.

Reggio Emilia Yaklaşımı Nasıl Bir Çocuk İster?

  • Çocuklar güçlü, değerli ve yeteneklidirler.

  • Bütün çocuklar kendi öğrenmelerini oluşturacak potansiyele, meraka ve ilgiye sahiptirler.

  • Çocuklar bu meraklarını ve potansiyellerini diğer çocuklarla, aileleriyle, öğretmenleriyle beraber çalışarak ortaya çıkarırlar. Başka bir deyişle, çocuklar yetişkinlerle ilişki kurabilecek ve topluma katkı yapabilecek vatandaşlardır.

  • Düşüncelerini başkalarına aktarırken, yani kendi düşüncelerini görünür hale getirirken; farklı materyalleri keşfedebilir, farklı dilleri kullanabilir ve dünyayla iletişim kurarlar.

  • Bu iletişimde kullandıkları dil; kelimelerden, hareketlerden, çizim ve boyamalardan, heykel yapımından, inşa yapımından, gölge oyunlarından, kolaj çalışmalarından, drama oyunlarından ve müziklerden oluşabilir.

Reggio Emilia Yaklaşımında Aile Katılımı

Reggio okullarında ailelerin katılımına öncelik verilir. Fakat bu katılım yalnızca yardımcı olmak ve zaman zaman eğitimci rollerini üstlenmekle sınırlı değildir.

Aileler okul yönetimi ve karar mekanizmalarında da etkin olabilmektedirler. Okulların gelişiminde açıkça her zaman söz hakkına sahip olmuşlardır. 

Reggio Emilia Yaklaşımında Çevre 

Reggio Emilia okullarında çevre çocuğun hayal ve yaratıcılığını destekleyecek şekilde düzenlenmiştir. Ortam çok büyük önem taşımaktadır. İyi bir çevre çocuğun seçebileceği birçok alternatifin bulunduğu, ilişkiye geçmede onu motive edebilen bir çevredir.

Reggio Emilia okullarında ortam için ‘’öğrenmenin kendisi’’ şeklinde ifadeler kullanılmaktadır. Çocukları düşünmeye, duyularını kullanmaya, iyi bir gözlemci olmaya ve yaratıcılıklarını geliştirmeye teşvik etmek için değişik uyarıcı materyallerle ilginç bir çevre hazırlanmıştır.

Reggio Emilia yaklaşımında çevre üçüncü öğretmen olarak tanımlanmaktadır.

Reggio Emilia, çocuğun kendini ifade etmesi için yüzlerce yol olduğunu vurgular ve bunun içinde “Çocuğun 100 Dili” ifadesini kullanır.  

“Çocuğun 100 Dili”

Bir çocuğun 100 lisanı, 100 eli, 100 fikri, 100 düşünme şekli, oynama şekli ve konuşma şekli vardır.

 

EĞİTİM FELSEFEMİZ